“Yüz yılda bir gelen Büyük Arkasya Savaşı”
Arkasya dünyasında bir savaşçı ve gardiyanın birbirini bulması kader olarak tanımlanabilirdi. Lara için Rafael’in de hayatına dâhil olmasıyla bu dünya farklı şeyler ifade etmeye başlar.
100 yılda bir gelen büyük Arkasya savaşının merkezinde kendisini bulan Lara, tüm gizemli geçmişi, sırlarla dolu karanlık bir geleceğe doğru yürümek için yola koyulacaktır.
Lara bu yürüyüşü ve beraberinde gelen aksiyon dolu süreci yaşarken hayatta kalmak için en yakınlarına bile güvenmekte zorlanacaktır.
Gizemli bir dünya, aksiyon, aşk...
Hepsi tek bir öyküde, Arkasya’nın kapıları ardında.

90’ların hayalci dünyasında, herkes sınavlara hazırlanırken ben defter defter öyküler yazarak zaman geçirirdim. Lise son sınıfın "hikâye yazan kızı" olmak kolay değildi ama bunun bir sebebi vardı: Gerçek dünyanın kurallarına mahkûm olmadığımız alternatif evrenler yazabileceğimi fark etmiştim.
Kelimelerle kurduğum bu renkli dünyalar, zamanla hem bir kaçış hem de bir direniş alanına dönüştü. En büyük ilham kaynağım, kalemine hayran olduğum babamın desteğiydi. Onu kaybettiğimde, hikâyelerime sızan karanlık gölgeler oldu; ama zamanla fark ettim ki, karanlık gardiyanlar da bizi biz yapan gerçeklerin bir parçası. Işık kadar gölge de yolumuzu çizer; karanlık olmadan cesaretin, kayıpsız bir yolculukta sadakatin anlamı eksik kalır.
Yazdıklarımda hep aradığım şey, cesaretin, adaletin, sadakatin ve kendine güvenin izlerini taşıyan hikâyeler anlatmak oldu. Çünkü ben, kurduğum evrenlerde her zaman bir ışığın, bir doğruyu savunmanın ve kendi yolunu seçmenin mümkün olduğuna inandım—ama ışığın kıymetini anlamak için gölgelerin içinden geçmek gerektiğini de öğrendim. Karanlık, sadece korkulacak bir şey değil; bazen en derin cesaret, en sadık bağlar ve en büyük dönüşümler tam da orada saklıdır.
Bu dünyadan yorulduğunda, başka bir gerçeklik seni bekliyor olabilir.
Işığın az olduğu sokaklarda bile, doğru gölgelerle, yönünü bulabileceğin bir pusula arıyorsan—belki de onu çoktan yazdım.